“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” derler büyüklerimiz… Kahve, kültürümüze o kadar yerleşmiştir ki neredeyse günün her saatinde, her yemekten sonra tüketilir.

Orta yaş grubundakiler, kahvenin esas tadını alabilmek için sade olacak şekilde tüketmeyi tercih ederler. Gençlerin kahveye olan ilgisi ise aromalı kahvelerin son yıllarda hayatımıza hızlı giriş yapmasıyla artış göstermiştir.

Kahve, Afrika, Güney Amerika ve Güney Asya gibi tropik ülkelerde yetişen coffea arabica, coffea caneford gibi kahve ağaçlarının tohumlarından elde edilir. Dünyada tüketilen kahvenin yarısından fazlası Brezilyada üretilir. Yetiştirildiği bölgenin özelliğine göre değişik türde kahve vardır. Coffea ağacı; çiçekleri beyaz ve hoş kokuludur. Kahve meyvesi; büyüklüğü, şekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle kiraza benzetilmektedir. Kahve tohumları kullanılmadan önce kavrulur. Kavurma esnasında kahve tohumundaki gazlar açığa çıkar, su kaybolur, tad veren aromatik esanslar oluşur. Ortaya çıkan bu öğeler kahveye kendi özelliğini kazandırır.

Kahve, kafein haricinde yaklaşık 400 kimyasal, eser miktarda antioksidan ve niasin içerir. Ayrıca mineraller, tanen ve karamelize olmuş şeker içerir. Kahvenin kendisi kalori içermez ancak süt, krema ve şeker eklemesiyle kalorisi katlanır.Faydaları…
Yapılan bir çalışmaya göre kahve, yaşlı bireylerin daha hızlı düşünmesine sağlamakta ve hatırlama yeteneğinin artmasına yardımcı olmaktadır. 80 yaşın üstünde bulunan bayanlar üstünde yapılan çalışmada, önceden kahve tüketimi olanların mental fonksiyon testlerinde daha iyi performans gösterdikleri, küçük çapta yapılan bir başka araştırmaya göre ise günde 3 fincan kahve tüketmenin Alzheimer hastalığı gelişim riskini %60 oranında azalttığı bulunmuştur.

Fazla tüketilmesi halinde…

  • Infertilite. Yapılan birçok çalışmada, günde 300 mg dan daha fazla kafein alımının gebe kalmayı geciktirdiğini bulunmuştur. Günde üç fincan veya daha fazla kahve içmek, kadının doğurganlık oranını azaltabiliyor. Çünkü aşırı miktarda kafein tüketimi yumurtlamayı olumsuz etkiliyor.
  • Kalp problemleri. Kafein, kan basıncında ani yükselmelere sebep olmaktadır. Bazı hassas bireylerde kalp aritmisini arttırır. Düzensiz kalp atışları, kalp çarpıntısına ya da taşikardi gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor.
  • Kemik kaybı. Çok fazla miktarda kahve tüketmek idrarla kalsiyum atımını arttırır. Bu kaybı dengeleyebilmek için aşırı kahve tüketen kişiler, kalsiyum zengini besinlerden bol miktarda tüketmeye dikkat etmelidirler.
  • Kafein, idrara çıkışı arttırır. Ancak diüretik etki kafeinin miktarına bağlıdır. Kafein alımı arttıkça, sıvı atım miktarı da artmaktadır. Bu durum erkeklerde prostat problemleri ile ilişkili olabilir.
  • Uyku düzensizliği. Uykuya dalmayı zorlaştırır veya uyku süresini azaltabilir.
  • Duygu durumu. Gerginlik ve asabiyete sebep olabilir.

Aşırı kahve tüketen bireyler, kahveyi aniden keserlerse ilk birkaç gün baş ağrısı, gerginlik, uyuklama gibi semptomlarla karşılaşabilirler. Bu durumda yavaş yavaş azaltmak çözüm olacaktır.

Kahve, kafeinin en önemli kaynağıdır. İçeceklerdeki kafein miktarı kahve çeşidine, miktarına ve kafeinli olup olmamasına göre değişmektedir. 150 ml kahvenin kafein içeriği kavrulmuş ve öğütülmüş kahve için 80 mg, instant kahve için 65 mg, kafeinsiz kahve için 3 mg, cappuccino için 90 -100 mg kabul edilmiştir. 60 ml exspresso kahve (sade) 100 mg kafein içerir.
Kahvenin uyarıcı özelliği kafeinden dolayıdır.

Günlük alınabilecek maksimum kafein için; kahve tüketiminizi günlük 2 fincanla sınırlı tutmanız sağlık için olumlu olacaktır. Kafeinsiz kahve tüketiyorsanız bu ölçü biraz daha arttırılabilir.