Süt ve süt ürünleri grubu sağlıklı beslenmenin 5 temel besin grubundan biridir. Süt ve süt grubu besinlerin tüketiminin son yıllarda çok fazla tartışmaya sebep olduğunu ve bu konuda kafanızın karıştığını biliyorum.

 

Süt, tüm yaş grupları için gerekli olan kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında kullanılacak en iyi kaynaktır. Çocuklukta ve gençlikte özellikle kemiklerin güçlü olması için gerekli bir besindir.

Büyüme ve gelişmeyi destekler, diş çürüklerini önler.

Sadece çocuklar için değil, her yaş için önemlidir. İleri yaşlarda osteoporozdan korunmaya ve kemik erimesinin önlenmesine yardımcı olur.  Bende bu konuyla ilgili en çok merak edilen 5 soruyu ve cevabını sizlerle paylaşmak istedim.

  1. Kapalı süt mü açık süt mü tercih etmeliyiz?

Süt tüketimiyle ilgili en merak edilen konulardan birisi de ambalajlı süt veya sokak sütü tüketiminin güvenilirliği. Sokak sütlerini yani açık sütleri alıp kaynattığımız zaman maalesef zararlı mikroorganizmaların yanında yararlılar da kayba uğruyor. Bu nedenle en sağlıklı ve besin değeri açısından da güvenilir ve faydalı olan sütlere kontrollü olan pastörize ve UHT yöntemleridir.

Sütte bulunabilecek patojenik mikroorganizmaları yok edebilmek, besin değerini koruyabilmek için uluslararası normlarda kabul gören ısıl işlemler (pastörizasyon ve UHT) uygulanmaktadır.

 

Pastörize süt, raf ömrü 3 ile 10 gün arasında değişen ve  çiğ sütlerin, özel tesis ve cihazlarda 12–16 saniye süre ile 72–80°C’de ısıtılıp soğutulmasıyla elde edilen süttür. Bu işlem sütün doğal ve biyolojik özelliklerine zarar vermeden patojen organizmanın tamamen, diğer organizmaların da büyük bir çoğunlukla yok edilmesini sağlar.

 

UHT  işleminden geçen sütün raf ömrü biraz daha uzundur, zira 135–150 ºC’de daha kısa sürede (2-6 saniye) ısıtılıp soğutulur ve oda sıcaklığında açılmadığı takdirde dört ay süresinde bozulmadan kalabilir.  Bu yöntemde süt  teknolojik koşullarda ısıl işlemden geçirilerek,  mikropsuz şartlar altında steril ambalaj malzemesiyle paketlenir. Ama yine de UHT süt açıldıktan sonra buzdolabında muhafaza edilmeli ve 3 gün içinde tüketilmelidir.

2. Sokak Sütünü Kaynatırsak Ne Olur?

Süte uygulanan bir diğer ısıl işlem ise genellikle evlerde, açıkta satılan çiğ sütlere uygulanan kaynatmadır. Bu yöntemde; kaynatma süresi ve ısısının yüksek oluşu, sürekli hava ile temasın olması sütün besin değerinde oluşan kayıpları da beraberinde getirmektedir. Özellikle protein, karbonhidrat ve yağ gibi sütün temel bileşenlerinde önemli değişiklikler görülmektedir. Ayrıca B1, B6, B12, folik asit ve askorbik asit (C vitamini) gibi vitaminlerde ortalama % 60–100 oranlarında kayıplar oluşabilmektedir

3. Organik Süte Nasıl Ulaşabiliriz ?

Son yıllarda organik besinlere olan ilgi arttı. Organik besinlere güvenilir şekilde ulaşmak istiyorsanız  ‘organiklik logosu’ nu taşımasına dikkat edin. Gıdaların organik olma kriterleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliklerle belirlenmiştir. Yalnızca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın “organiklik logosunu” taşıyan sütler organiktir. Bu sebeple aldığınız ürünlerde lütfen bu logoya dikkat edin ve sertifikalı olmayan hiçbir ürünün organik olmadığını unutmayın.

4. Süt büyümeyi destekler mi?

Gelişme çağındaki çocukların daha sağlıklı kemik yapısına ulaşabilmesi için yeterli miktarda kalsiyum ve mineral almaları gerekiyor. Belli bir yaşa dek süt kemikleri uzatıyor. Özellikle büyüme çağı (6-10 yaş) ve ergenlik döneminde (10-18 yaş) gelişimin sağlıklı bir şekilde tamamlanması için önemli.

Sütün içeriğindeki kalsiyumun boy uzamasında etkisi mevcut. Amerika‘da 9 buçuk yaş ortalaması ile 122 çocuk arasında yapılan araştırmada düzenli süt tüketen çocukların 3 yılın sonunda yaşıtlarına göre 2 ile 3 santimetre arasında daha uzun olduğu kanıtlandı.

Süt ve süt ürünleri tüketimi büyüme ve gelişmeyi desteklerken aynı zamanda adölesan ve yetişkinlerde obezite riskinin azalmasına da yardımcı oluyor. Yapılan çalışmalar süt tüketiminin günlük her 200 ml’lik artışı için obezite riskinin% 16 oranında azaldığını gösteriyor

5. Ne Kadar Süt İçmeliyiz ?

Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’nde;

Yetişkin bireylerin günlük 2 porsiyon (400 ml), çocuklar, adölesanlar, gebe, emzikli ve menopoz sonrası kadınların 3-4 porsiyon (600-800 ml) tüketmeleri önerilmektedir.