Soğuk havanın başlaması ile birlikte yürüyüş yapmak, otobüsten erken inip yürümek gibi seçeneklerden uzaklaşıyoruz. Eve kendimizi atınca da uyuyana kadar atıştırmalıklar sürekli göz kırpıyor sanki… Evde geçirilen zaman uzayıp, güneşi daha az görünce kendimizi daha mutsuz, yorgun, depresif hissedebiliyoruz ve iştahımız da yine bu durumlara paralel artış gösterebiliyor. O zaman beslenmede nasıl değişiklikler yapmak gerekiyor hemen özetleyelim:

Kilo almamak: 

Yaz yaklaştıkça formuna dikkat edenlerin sayısı artarken, kışın kilo alma eğilimi daha fazladır. Havanın daha erken kararması, güneşin yerini yağmur-karın alması ve soğukların gitgide artıp, işlerin yoğunlaşması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları bu aylarda daha fazla gelişebilir. Kilo almamak için az ve sık yiyerek açlığınızı kontrol altında tutabilirsiniz. Bunun için yanınıza taşıması kolay pratik ara öğünler alın. Lif içeren seçimler, daha uzun süre tok kalmanızı sağlar. Sıcak bitki çaylarına tarçın ve karanfil atmak da iştahınızı kontrol etmeye yardımcı olabilir.

Sağlıklı kilo için çorba:

Soğuk  günlerde canınızın çikolatalı bir tatlı istemesi şaşırtıcı değil çünkü daha fazla ısınmak için daha fazla enerji ihtiyacımız var gibi gelir. Beyin bir şeyler yiyince vücut ısısının yükseleceğini bilir ve yemek yemeniz için sinyaller gönderir. Sinyaller almaya başladığınızda telefonun başına geçip pizza siparişi vermek yerine düşük kalorili, besleyici değeri ve lif oranı yüksek yiyecekler atıştırmayı deneyin. Mesela sıcak bir çorba,  tarçınlı süt veya ballı bitki çayı gibi.

Kış depresyonu:
Bazı araştırmalar, depresyon vakalarının yüzde 14’ünün kışın ortaya çıktığını gösteriyor. Güneş ışınlarının azalması, havaların soğukluğu süreci hızlandırabilen faktörler. Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle de DHA’nın (Dokosohekzanoikasit) eksik olması, sizi depresyona karşı korumasız hale getirebilir. Anti-depresan etkili bir beslenme planı, bol miktarda balık ve omega-3 yağ asitleri bakımından zengin diğer besinleri (ceviz, keten tohumu, semizotu) içermelidir.

Mutluluk için yulaf:
Günler kısaldığında ve güneşten yeterli olarak faydalanamadığımızda, serotonin hormonunu artırmaya ihtiyaç duyabiliriz. Kış karanlığı pek çok bireyin keyfini kaçırabilir. Karbonhidrat bakımından yeterli beslenmek, serotonin yani mutluluk hormonunu artırır. Akşamüzeri daha iyi hissetmek için özellikle yulaf içeren 150-200 kalorilik, düşük yağlı bir ara öğün yararlı olur. 3 çorba kaşığı yulaf, tarçın, yarım elma, yarım muz, 2-3 ceviz ve bir bardak sütü biraz pişirin. Muhallebi kıvamına gelince biraz bal ve hindistan cevizi ekleyin, eminim çok beğeneceksiniz. Aynı tarifi pişirmeden soğuk olarak da deneyebilirsiniz

Bağışıklık sistemini güçlü tutmak:
Kış döneminde soğuk algınlığı ve gripten korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Bu açıdan, meyve-sebze tüketiminin artırılması önemli. Elma, armut, nar, portakal, kivi, mandalina ve greyfurta mutlaka yer ayırın. Yulaf betaglukanı da bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkili. Anti-oksidan kapasitesi oldukça zengin olan nar, önemli miktarda potasyum, lif, A ve C vitamini,  niasin içerir. Zengin vitamin ve mineral içeriğiyle kış mevsiminin vazgeçilmezleri arasından yer alır. Ayrıca nar, bağışıklık sistemini de güçlendirdiği için gribe karşı koruyucu olarak tüketilir. İçeriğindeki besin öğeleriyle kolesterolü düşürür, kalp sağlığına ve kansere yakalanma riskini kansere karşı koruyucu etki gösterir. 100 ml. nar suyu, 100 ml. kırmızı şaraba veya 100 ml. yeşil çaya göre 2-3 kat daha fazla anti-oksidan taşır. Narın aynı zamanda kan yapıcı, idrar söktürücü, enerji verici ve tansiyon düşürücü etkisi de var.

Cilt için yağlı balıklar ve badem:
Sıcaklıkların düşmesi ve nemin azalması cildin kurumasına sebep olur. Diyette yapılan değişiklikler, vücudun kurumasını engelleyebilir. Bunun için ilk önce sağlıklı yağları tüketmeye başlamalısınız. Yağlar, hücreleri koruyucu etki gösterir, eğer çok az miktarda yağ tüketiyorsanız derinizde çatlaklar oluşabilir. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin somon, orkinos gibi balıkları özellikle kış aylarında haftada     2-3 gün tüketmeye özen gösterin.Yeterli E vitamini almak da önemli çünkü E vitamini deriyi koruyucu etki gösteren ve hücrelerdeki serbest radikalleri yok eden bir diğer besin öğesi. Badem, kabak çekirdeği ve bal kabağı kaynakları arasında. E vitamini yetersizliği derinin dokusunu ve kalitesini etkiler.

D vitamini için az yağlı süt:

Soğuk havalar, evde kalınan veya spor salonunda geçirilen süreyi uzatsa da kışın daha az güneş ışığı alırız. Oysa güneş, D vitamini kaynağımızdır. D vitamini bakımından zenginleştirilmiş az yağlı sütse kış aylarında güneşle alamadığımız D vitamininin yerini doldurur.

Sıvı kaybı için su:

Kuru ve soğuk hava su içmeyi isteğini azaltabilir ancak hissedilmese bile vücuttan su kaybı gerçekleşir. Kaybedilen sıvıyı yerine koymak önemli. Eğer dışarıda spor yapıyorsanız çalışma öncesi ve sonrası tartılın, kilo kaybı varsa 1-2 bardak su için. Su, alınan kaloriyi etkilemez bu nedenle su içeriği yüksek meyve, sebze ve çorba hem uzun süre tok kalmanızı hem de su ihtiyacınızı karşılamayı sağlar.