
Beslenmemize ve sağlığımıza değer katmak için, tariflerimizde ne gibi değişiklikler yapabileceğimiz hakkındaki yazımı geçen ay sizlerle paylaşmıştım. Bu ay ise, sağlıklı pişirme konusundaki bilgilerimizi ölçmek için sizlere bir test hazırladım. Yemeklerinizin sağlıklı olduğunu düşünüyor musunuz? Beslenmeyi düşünerek mi yemek pişiriyorsunuz? Yenikliklere açık mısınız yoksa hala eski tarifleri mi uyguluyorsunuz? Aşağıda bulunan testi çözmeniz, yemek pişirme konusunda bildiklerinizi ölçmek için bir fırsat olabilir. Kırmızı etin yağlarını veya tavuğun derisini ayırıyor musunuz? Her zaman Genellikle Bazen Hiç Sebze ve meyvelerin yenilebilir kabuklarını soymadan mı tüketiyorsunuz? Her zaman Genellikle Bazen Hiç Yemeğinizin daha güzel görünmesi için garnitürlerden faydalanıyor musunuz? Her zaman Genellikle Bazen Hiç Sebzelerdeki vitamin kayıplarını en aza indirmek için az suda ve kapağı kapalı olarak mı haşlıyorsunuz? Her zaman Genellikle Bazen Hiç Beyaz makarna/pirinç yerine kepekli makarna/pirinç ya da bulgur mu tercih ediyorsunuz? Her zaman Genellikle Bazen Hiç Yemek pişirirken katı yağlar (tereyağ, margarin) yerine sıvı yağları mı kullanıyorsunuz?...

Hiçbir tarif değişmez değildir, hatta annelerimizin çok özel tarifleri bile… Beslenme ve sağlık, değişiklik yaratmak için önemli faktörlerdir. Kaloriyi, yağı veya şekeri azaltmaya hazır olun. Sizde, mutfağınızda kendi tariflerinizi geliştirebilirsiniz. 1. Malzemelerle Oynayalım Tarifleri değiştirmenin tek bir yolu yoktur. Bir veya birden fazla malzemede değişiklik yaparak yepyeni bir tarif yaratmanız mümkün. İsterseniz bir malzemeyi tamamen çıkarabilir, isterseniz yeni bir şey ekleyebilir ya da bir malzemeyi diğerinin yerine kullanabilirsiniz. Ki birçoğumuz, hazırlayacağımız yemek için istediğimiz malzemeyi evde bulamadığında, tarifte ufak değişiklikler yapabiliyoruz. Değişiklik yapmak istiyorsanız ilk önce malzeme listesine göz atalım. Azaltabileceklerimizi saptayalım. Örneğin; fırınlayarak hazırladığımız birçok yiyecekteki şeker ve yağ oranını azaltabilir ve iyi sonuçlar alabiliriz. Malzemeleri neden kullandığımızı düşünün. Hangi malzemeler azaltılabilir, çıkarılabilir ya da değiştirilebilir karar verin. Örneğin; yağlı kıyma yerine yağsız kıyma, ekşi krema yerine yarım yağlı yoğurt, tuz yerine bol baharat veya bitkiler kullanılabilir. 2. Yemek Pişirme Şeklini Değiştirelim Pişirme tekniklerinde yapılan ufak değişiklikler sağlığa artı...
Soslar, hayatımızda, ayrı bir yere çoktan yerleştiler bile… Yediğimiz birçok yemeğe ilave edilen soslar, sizce de çok masum gözükmüyorlar mı? Domates sos, yoğurtlu sos, mayonezli sos, sirkeli sos, kremalı sos ve dahası… Soslar; genellikle iştah açıcı ve yüksek kalorili oldukları için dikkatli tüketilmesi gerekir. Gelin yemeklerimize ayrı bir lezzet katan sosların ne kadar masum olduklarını beraber görelim. Salata Sosları Diyet yaparken en çok tercih ettiğimiz, sağlıklı ve düşük kalorili “salata”larımıza eklenen soslar bir anda onları kalori bombasına dönüştürebilirler. Diyetime uygun, kalorisi dengeli ve doğru bir tercih yaptım diye düşünürken, fark etmeden neredeyse bir ana yemekten daha kalorili ve yağlı salatalar yiyebilirsiniz. Bu nedenle sosları kullanırken miktar ve çeşidine dikkat edilmelidir çünkü kalorilerde çok önemli değişiklikler yapabilirler. Salata Barlarda Seçebileceklerimiz… Göbek, marul, ıspanak, kereviz, roka, tere, karnabahar, havuç, domates, yeşilbiber, kırmızıbiber, yeşil soğan, kırmızı soğan, kuru soğan, kırmızı lahana, semizotu, turp, beyaz lahana, brokoli, soya fasulyesi, enginar, salatalık, maydanoz, dereotu, patlıcan,...
Günlük beslenme içinde yulaf tüketmek çoğumuzun aklınıza gelmeyebilir. Kahvaltı seçeneği olarak beslenme alışkanlığımızda yer alan geleneksel bir seçim değildir, ancak sağlığa olan faydalarını okuyunca beslenmenize eklemek isteyeceğinizi düşünüyorum. Bunun için günlük hayat uygun atıştırmalık olarak da kullanabileceğiniz yeni ürünlerin varlığı da yulaf tüketimini arttıracak diye düşünüyorum. Bu konuda Betaglucare isimli ürünü başarılı buluyorum ve denemenizi tavsiye ederim. Yulaf en değerli tahıllardan biridir Yulaf, diğer tahıllara göre daha yüksek oranda çözünür posa içerir. Ayrıca demir, manganez, çinko ve E vitamini, tiamin, niasin, riboflavin, folat ve diğer B grubu vitaminlerinin iyi kaynağı kaynaklarındandır. Yulaf aynı zamanda iyi bir selenyum kaynağıdır. Selenyum, vücut için önemli bir antioksidandır, astım ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur, DNA tamiri ve özellikle kolon kanseri olmak üzere kanser riskini azaltır. Yulaf, magnezyum mineralinden de zengindir. Magnezyum, vücudun glukoz ve insülin salınımında görev alan 300’den fazla enzimin salınımı için gerekli, önemli bir mineraldir. Yulafın kendi yapısında betaglukan isimli, suda çözünebilen...
Yağlar vücudumuz için gerekli olan enerjinin en önemli kaynaklarındandır. Her bir gram yağda 9 kalori bulunur. Önerilen günlük yağ alımı günlük gereksinim olan kalorinin % 25-35’ini karşılayacak miktarlarda olmalıdır. Yağlar, yağ asitlerinden oluşurlar. Doymuş yağ asitleri ile tekli doymamış yağ asitleri vücudumuz tarafından sentez edilirler. Ancak vücudumuzda çoklu doymamış yağ asitlerinin (omega-6 ve omega-3) sentezi gerçekleşememektedir. Çoklu doymamış yağ asitleri, elzem olmaları açısından büyük önem taşırlar. Bu yağ asitlerinin mutlaka besinlerle dışarıdan alınması gerekir. “Yağ” Sözlüğü DOYMUŞ yağ asitleri: Hayvansal kaynaklı besinlerden kırmızı et, tavuk, tereyağı ile bitkisel besinlerden hindistan cevizi yağı doymuş yağlardan zengindir, oda ısısında katı halde bulunurlar. Kolesterol seviyelerini yükseltirler. DOYMAMIŞ Yağ asitleri: Doymamış yağlar vücudun gereksinim duyduğu zorunlu yağ asitlerinin en iyi kaynaklarıdır. Oda sıcaklığında sıvı haldedirler ve büyük çoğunluğu bitkisel kaynaklıdır.Doymamış yağlar; tekli ve çoklu yağlar olarak ikiye ayrılırlar. Tekli doymamış yağ asitleri: Tekli doymamış yağ asitlerinden zengin yağlar oda sıcaklığında sıvı formundadır. Fındık, zeytinyağı ve kanola bu...
Bayramda ikram edilenlere ve içimizdeki “ye” diyen sese “hayır, teşekkür ediyorum” demek zor. Ancak, “ya hep, ya hiç” veya “battı balık…” gibi düşünce kalıpları yerine, “… yaparsam daha iyi” mantığı, bayram sonrası sizi çok rahatlatacak bir düşünce tarzıdır. Bayramın en güzel yanı birçok kişinin ailesini ziyarete etmesi ve bayram sofralarında en güzel yiyecekleri tüketmesidir. Sohbetler de cabası. Ancak sofrada geçirilen zamanın uzun olması nedeniyle, yemek miktarları fark etmeden artabilir ve yapılan her yemeğin tadına bakma arzusu, yemek bitiminde tıka basa doyup, nefes almakta dahi zorluk çekmemize neden olabilir. Sonucunda mide yanmaları ve bağırsak problemleri de açığa çıkabilir. O nedenle yeme disiplininizi olabildiğince korursanız, bayram sonrası rahat edersiniz. Ramazandaki uzun süreli açlık nedeniyle, metabolizma hızının yavaşlamasına bağlı olarak, daha hızlı kilo alınmaktadır. O nedenle, Ramazan Bayramını toparlanma dönemi olarak değerlendirmeye çalışabilirsiniz. Bayramda 2 -3 günde kilo alınmaz diye düşünenler, yemek çeşitlerinin, şeker ve şekerli besin tüketiminin, porsiyon miktarlarının artması nedeni ile,...
LİGHT LİMONATA 5 adet limon 10 -15 adet yapay tatlandırıcı 1 orta boy zencefil 9 su bardağı su 1 su bardağı sıcak su 5 dal taze nane 1 çorba kaşığı kuru nane Rendelenmiş limonların kabuklarını, toz şeker, kuru ve taze nane ve rendelenmiş zencefillerle birlikte ovulur. Kabukları alınan limonların suyu sıkılıp karışımın üzerine dökülür. 10-15 dakika bekletilip 1 bardak sıcak suyu ilave edilir. Şeker yada tatlandırıcı tamamen eridikten sonra kalan su eklenir. Temiz bir tülbent ya da süzgeçten geçirilip soğutulur. Bu tariften 10 bardak limonata elde edilir. DEREOTLU LİGHT AYRAN ½ su bardağı az yağlı yoğurt 1-2 su bardağı su (kıvam isteğe bağlı olarak ayarlanabilir) Bir tutam dereotu Birkaç yaprak taze nane Az tuz İnce ince kıyılan taze otlar, yoğurt ve suyu beraberce blenderdan geçirerek ayran hazırlanır. İsteğe bağlı olarak buz ilave ederek soğuk olarak da tüketilir. MEYVELİ LİGHT SMOOTİE 100 gr kavun ½ orta boy şeftali 100 gr çilek 200...

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” derler büyüklerimiz… Kahve, kültürümüze o kadar yerleşmiştir ki neredeyse günün her saatinde, her yemekten sonra tüketilir. Orta yaş grubundakiler, kahvenin esas tadını alabilmek için sade olacak şekilde tüketmeyi tercih ederler. Gençlerin kahveye olan ilgisi ise aromalı kahvelerin son yıllarda hayatımıza hızlı giriş yapmasıyla artış göstermiştir. Kahve, Afrika, Güney Amerika ve Güney Asya gibi tropik ülkelerde yetişen coffea arabica, coffea caneford gibi kahve ağaçlarının tohumlarından elde edilir. Dünyada tüketilen kahvenin yarısından fazlası Brezilyada üretilir. Yetiştirildiği bölgenin özelliğine göre değişik türde kahve vardır. Coffea ağacı; çiçekleri beyaz ve hoş kokuludur. Kahve meyvesi; büyüklüğü, şekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle kiraza benzetilmektedir. Kahve tohumları kullanılmadan önce kavrulur. Kavurma esnasında kahve tohumundaki gazlar açığa çıkar, su kaybolur, tad veren aromatik esanslar oluşur. Ortaya çıkan bu öğeler kahveye kendi özelliğini kazandırır. Kahve, kafein haricinde yaklaşık 400 kimyasal, eser miktarda antioksidan ve niasin içerir. Ayrıca mineraller, tanen ve karamelize olmuş...
1900’lü yılların başında ortaya çıkmış olan yapay tatlandırıcılar günümüzde hem kilosuna özen gösteren bireyler hem de diyabet hastalığı olan bireyler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Tatlandırıcılar şeker yerine kullanılabilir, sağlık açısından bir sakıncası bulunmadığı yapılan birçok araştırma tarafından kanıtlanmıştır. Düşük kalorili ve/veya kalori içermeyen çeşitleri vardır. Kendi içinde iki gruba ayrılırlar; Sukroz, glikoz, fruktoz, mısır şurubu, maltoz, maltodekstrin, dekstroz, şeker alkolleri gibi Besin değeri olan-Enerji içeren tatlandırıcılar ve sakarin, aspartam, asesulfam-K, siklamat, alitam, sukraloz gibi Besin değeri olmayan-Enerji içermeyen tatlandırıcılar. Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde, gebe ve emzikli bayanların, çocukların dahi rahatlıkla tüketebileceği doğal tatlandırıcılar üretilmektedir. Tüketicilerin aklında zaman zaman soru işaretleri yaratmasına rağmen, sağlık açısından değerlendirildiğinde enerji vermeyen tatlandırıcılarla hazırlanmış yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin herhangi bir sakıncası olmadığı yapılan araştırmalarla da desteklenmektedir ancak kullanım bireysel tercihe bağlı olarak değişmektedir. Tatlandırıcılar ile lezzeti yüksek enerji değeri düşük; kek, pasta, kurabiye, meyve tatlıları ya da sütlü tatlılar yapılabilmektedir. Ayrıca son dönemde tatlandırıcıların karıştırılarak kullanılmasının da güvenilirliği...

Bayramlar, tüm aile bireylerini bir araya getiren, sevgi ve mutluluğun göstergesi olarak simgelenen geniş sofraların kurulduğu günlerdir… Hepimizin sofralarına sağlık, huzur, bolluk, bereketle gelir umarım, ailenizle birlikte nice güzel bayramlar dilerim. ‘Bayramda diyet olmaz, zaten senede 1 kere! ‘ diye düşünüyor olabilirsiniz. Haklısınız ben de bayramda diyet yapın demeyeceğim. Her zamanki gibi sadece dengelemenizi isteyeceğim…. Bayramda Dikkat Etmeniz Gereken 6 Madde ! 1. Et Tüketimine Dikkat Kurban bayramı denince akla ilk gelen besin et hatta kurban et oluyor, haliyle tüketimi de artıyor. Kırmızı et; iyi kalite hayvansal proteinin, demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ve B grubu vitaminleri içeriğiyle sağlık için faydalı olsa da, özellikle yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Görünür yağları olabildiğinde temizleseniz bile kırmızı etin ortalama yağ içeriği %20’dir. Bu sebeple tüketilen miktar çok önem taşır. Ayrıca etleri bekleterek tüketmek de çok önemli. Bayram günü kesilen hayvan eti, genellikle bekletilmeksizin birkaç saat içinde pişirilerek tüketilir. Ancak...