
Alkali diyet, son zamanların yükselen yıldızlarından. Birçok dergide, gazetede, sosyal medyada, internet sitelerinde alkali diyetle ilgili bazı bilgilerle mutlaka karşılaşmışsınızdır. Alkali Diyet Nedir? Alkali diyetinin arkasındaki teori; et, süt, şeker, kafein, alkol, yapay ve işlenmiş gıdalar tüketmekten kaçınmak ve de daha fazla taze meyve ve sebze, kuru yemiş tüketerek vücudun pH seviyesini dengede tutmak. İlk başta kulağa hoş geliyor, bir de sonunda kilo vereceğiniz vaat edilince “Hadi bir deneyelim!” diyebilirsiniz. Şimdi kararınızı bir kez daha gözden geçirmeniz için bu diyetin çok yönlü bir incelemesini yapalım. Meyve ve sebzeler, alkali diyetinin temelini oluşturuyor. Tüm bu besinler, kalori yakan kas kitlesine yardımcı. Yaşlandıkça kas kaybederiz fakat yaşlılarda yapılan bir çalışmada alkali kalıntıları içinde metabolize olan gıdaların (özellikle protein ve rafine edilmişler) tüketiminin kas kütlesi üzerinde etkili olduğu bulundu. Alkali diyetin önemli ilkelerinden biri, rafine şeker tüketmemek. Sadece bu kural bile cildin daha genç kalmasına yardımcı olabilir. Bir çalışmada Hollandalı araştırmacılar,...

Kilo kaybetmekle ilgili doğru bilinen bazı yanlışlar, diyet yapmak isteyenlerin büyük bedeller ödemesine yol açabiliyor. Bilgi eksikliği nedeniyle diyet, mahrumiyet ve yasaklar olarak görülüyor. Sonunda doğal olarak vazgeçen ve “battı balık, yan gider” bakış açısıyla obeziteyle tanışanların sayısı artıyor. Mesleki tecrübelerim gösteriyor ki, konu diyet, sağlıklı beslenmek ve kilo vermek olduğunda çok fazla yanlış bilinen ya da bilinmeyen var… Bugün size en çok karşılaşılan diyet yanlışlarından bahsedeceğim. EFSANE 1: Kilo vermek için yapman gereken tek şey kalorileri saymak GERÇEK: Bunun sadece bir kısmı doğru. Eğer aşırı kiloluysanız, hedeflediğiniz kiloya ulaşıncaya kadar her gün ne kadar kalori aldığınız çok önemli. Ama tek başına aldığınız kaloriler değil, yaktığınız kaloriler de büyük önem taşıyor. Ayrıca sağlıklı kilo vermek sadece daha az kalori almanın ve bunları yakmanın ötesinde. Kalori aldığınız kadar, kalorilerin nereden alındığı da mühim. Her gün beş besin grubundan alınan karbonhidrat, yağ ve protein bakımından dengeli bir beslenme programıyla sağlıklı şekilde kilo verebilirsiniz....

Demir eksikliği Türkiye’de çok görülen bir hastalıktır. Demir vücudumuz için önemli bir mineraldir, vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gereklidir. Özellikle bazı dönemlerde ve riskli gruplarda demir alımı takip edilmelidir. Hamileler ve bebeğini emzirenler, çocuklar, büyüme çağında ve aşırı adet kanaması geçiren genç kızlar risk grubundadır. Gelişme çağındaki çocukların vücut ve beyin gelişimleri için önemlidir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık, basit bir kan testi ile belirlenebilir. Ülkemizde üreme çağındaki birçok kadında demir eksikliğine bağlı kansızlık görülebilmektedir. Sizler için demir içeren besinleri kısa bir slayt halinde aşağıda hazırladım. Umarım bu formatı beğenirsiniz. Demir i̇içeren besinler from Dilara Koçak

Demir, vücudumuz için temel bir mineraldir. Vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gerekir. Demirin vücuttaki en önemli görevi “hemoglobin” yapımıdır. Hemoglobin, kanımızdaki alyuvarlarda bulunur ve tüm dokuların yaşaması için gerekli olan oksijeni taşıma işlemini gerçekleştirir. Diğer bir deyişle, oksijen yaşantımız için ne kadar önemli ise oksijenin kullanılabilmesi içinde demir o kadar önemlidir. DEMİR EKSİKLİĞİNİN GÖRÜLME NEDENLERİ NELERDİR? Demir eksikliği genellikle büyümenin çok hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Yine, demir içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve ayrıca besin yoluyla alınan demirin emiliminin de güç olması demir eksikliğinin (kansızlığın) ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Bebekler ve çocuklarda, hızlı bir büyüme temposu olduğundan gelişmenin sağlıklı sürdürebilmesi için demire daha fazla ihtiyaç vardır. Düşük sosyo-ekonomik düzeyde olanlar, vejetaryenler (et yemeden beslenenler), kadınlarda ise periyodik dönemlerdeki –menstürasyon gibi durumlarda kansızlık sıkça görülür. Demir emiliminin bozulduğu durumlar; uzun süren ishaller, kronik enfeksiyonlar, sindirim sisteminde bozukluklar vücuda alınan demirin...

Demir eksikliği Türkiye’de çok görülen bir hastalıktır. Demir vücudumuz için önemli bir mineraldir, vücutta üretilmediği için besinler yoluyla yeterli miktarda alınması gereklidir. Özellikle bazı dönemlerde ve riskli gruplarda, alımı takip edilmelidir. Hamileler ve bebeğini emzirenler, çocuklar, büyüme çağında ve aşırı adet kanaması geçiren genç kızlar risk grubundadır. Gelişme çağındaki çocukların vücut ve beyin gelişimleri için önemlidir. Eksikliğine bağlı kansızlık, basit bir kan testi ile belirlenebilir. Ülkemizde üreme çağındaki birçok kadında bu mineralin eksikliğine bağlı kansızlık görülebilmektedir. Vücuttaki demir deposu tükenirse Demir eksikliğiyle karşı karşıya kalabilecek riskli grup dışında aşırı kan kaybına bağlı bazı durumlar da anemiye sebep olabilir; mine kanaması, peptik ülser, bağırsak kanseri, rahim kanseri uzun dönem aspirin kullanımı gibi. Kanda oksijeni taşıyan hücrelerin ismi “alyuvar”dır. Bu hücreler vücutta düzenli olarak kemik iliğinde üretilir. Besinlerle aldığımız demirin, alyuvarların yapımı ve oksijen taşıması için önemlidir. Besinlerle gelen demirin ihtiyaç fazlası, vücutta depolanır. Ancak yeterli demir alınmazsa bu depo tükenir ve...

Gitsin eskiler gelsin yeni kurallar. Televizyonlarda, dergilerde, gazetelerde sürekli yeni kilo kaybı kuralları ve diyet programları bombardımanına uğruyoruz. Kulaktan kulağa yayılan bazı yanlış bilgiler, diyet yapanlara yarardan çok zarar veriyor. Peki, bu kadar iddia varken neye inanmalıyız. Haklısınız bazen bizim bile kafamız karışıyor. Biz yıllardır çeşitli diyet kurallarına maruz kaldık, doğru ya da değil ki çoğumuz hala aynı yanlışları duymakta. O zaman duyduğumuz ve yararı olmayan kuralları kırmanın vakti geldi. Eski Kural: Akşam 7’de sonra hiçbir şey yemeyin. Akşam 19.00’dan sonra yemek yenmemesi gerektiğiyle ilgili herkesin bir fikri var. Eğer bu gerçek olsaydı, günümüz şartlarında hiç kimse akşam yemeği yiyemezdi. Birçok kişi saat 18.00’de işten çıkıyor, ortalama 19.00’da evde oluyor, yemek hazırlamak derken 20.00 buluyor. Yeni kural: saat değişmiyorsa seçimi,değiştirin Saat 21.00’e kadar yemek yemeyi beklerseniz çok acıkırsınız ve açlığınızı kontrol edemezsiniz. Günün bütün stresini atmak ve can sıkıntısını gidermek için sık sık kendinizi buzdolabının kapısında bulabilirsiniz. Bu durumda saat 19.00 gibi, peynir ve salata veya bir taze meyve ile 15 fındık/badem veya ayran ile grisini ya da 1 dilim ekmek-peynirden oluşan küçük bir öğün yapabilirsiniz. Saat 21.00’de ise salatayı ve sadece ana yemeği yiyerek, aşırı kalori alımından kaçınabilirsiniz....

Bayramda kilo mu aldınız? 3 günlük bayram ve 9 günlük tatil sona erdi. Kimileri yoğun iş temposundan dolayı bayram tatilini fırsat bilerek tatile gitti, kimileri bayramı aile büyükleri ile geçirmeyi tercih etti. Dilerim herkesin bayramı sağlıkla, bol kahkahayla geçmiştir. Bayramda yapılan güzel yemekleri, tatlıları fazla kaçıranlar pişmanlık duymaya başlamış olabilirler. Bayramda fazla kaçıranlar 1-3 kilo almış olabilirler. Ancak iyi haber tamamı yağa dönüşmeden, yani “yeni gelen kiloyu” hemen vermek daha kolay; işte size hemen bayram ertesinde forma girmenizi kolaylaştıracak öneriler 1. Bayramda yediklerinize dikkat etmediğinizi düşünüyorsanız şimdi metabolizmanızın çalışmasına katkıda bulunmanız önemli. Muhtemelen aşırı şekerli ve yağlı besinler tüketip sebze ve meyveyi ihmal ettiniz. Bunun için de günlük beslenmenize eksik yediğiniz besinleri küçük öğünler şeklinde ilave edebilirsiniz. 2. Meyve, süt, peynir, yoğur, tam buğday ekmeği, kuru meyve, ceviz veya fındık iyi alternatif olabilir. 3. Akşam yemeklerinde ağır yemekler yerine hafif yemeklerin yenmesi önemli. Yediğiniz yemeklerim yağ ve tuz oranını azaltıp...

Baharatın kullanım tarihi çok eskilere dayanır. Baharat eski çağlarda sadece çok zengin insanların soflarında bulunabiliyordu, bir statü göstergesi sayılan baharat o kadar önemliydi ki “Baharat Yolu” olarak bilenen kendisine has bir ticaret yolu bile vardı. Bugün sofralarımızın ve “İyi Yaşam”ın vazgeçilmezi haline gelen baharatın kullanım alanları çok çeşitli, her tür yemekte, tatlılarda, çaylarda, kahvelerde ve daha birçok alanda kullanılabiliyor. Baharatlar pek çok antioksidanı bünyesinde bulundururken, metabolizmayı da hızlandırıcı etki yapabiliyor. Ben diyette tarçını, zerdeçalı ve karabiberi en azından her gün kullanıyorum, bu yüzden bugün baharatlardan bahsetmek istedim. Tarçın Kan şekeri üzerindeki olumlu etkisi birçok araştırmayla kanıtlanmıştır. Ayrıca anti-mikrobiyal besin olarak anılmaktadır. Beyin aktivitesini de arttırıcı etki göstermektedir. Diyet lifinin iyi bir kaynağıdır. Özellikle geleneksel Çin Tıbbında, taze zencefil ile karıştırılmış tarçın, soğuk algınlığı ve gripten koruyucu olarak tüketiliyor. Zerdeçal Zerdeçalın içersisinde bulunan curcumin, iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Kireçlenme ve eklem iltihabı gibi hastalıklara karşı yapılan çeşitli çalışmalar da faydalı olabileceğini...
Yaşam süresini, yaşam tarzı, beslenme biçimi, aktivite durumu, çevresel faktörler gibi bir sürü etmen etkiler. Bunlardan en önemlisi hayata pozitif bakmak, mutlu olmak ve gülümsemek Kaç yaşında olduğunuzdan çok, kaç yaşında hissettiğiniz ve yaşadığınız çok daha değerli bence… Besinsel anlamda zayıflatan, gençleştiren veya hastalıktan koruyan tek bir mucizevi bir besin elbette yok. Ama iyi haber; bazı besinler cildinizi iyileştirecek, enerjinizi artıracak, hastalıklara yakalanmanızı önleyecek mucizevi bileşenlere sahip. Ben de bugün sizlerle, kendinizi daha genç hissetmenizi sağlayacak besinleri paylaşmak istedim. 1. Kırmızı Biber 1 orta boy kırmızı biber yaklaşık 64 mg C vitamini içerir ve günlük C vitamini ihtiyacımızı karşılamaya yeter. C vitamini kollajen yapımını desteklediği için cilt sağlığı için önemli vitaminlerdendir. Amerikan Dermatoloji Akademisi’ne göre kollajen cildin dokusunu, elastikiyetini ve nemini dengeler. Salatalarınıza kırmızı biber ekleyerek cilt sağlığınızı desteklemeye ne dersiniz? 2. Yoğurt İçindeki yaşa meydan okuyan bileşikler kanıtlanamamış olsa da; yoğurt osteoporozun önlenmesinde önemli yere sahip olan kalsiyum...
Buğday Ruşeymini hepiniz duymuşsunuzdur, bu yazımda sizlere buğday ruşeymi yağını anlatacağım. Faydalarını göreceğinizden eminim. Buğday Ruşeymi, buğdayın embriyosu ya da çimlenen kısmı olarak tanımlanabilir. Bitkinin minyatür haldeki taslağıdır, bu kısım gelişerek buğday bitkisinin tamamını verir. Ruşeym ve kepek buğdayın aslında en işlevsel kısımları olmakla beraber, endüstriyel beslenme evrimi ile hayatımızdan ilk çıkarılan segmentleri olmuştur. Çünkü kepek unun ve dolayısıyla bu unla üretilen ekmek, makarna gibi ürünlerin sertleşmesine neden olur. Ruşeym de buğday ile öğütüldüğünde, içindeki doymamış yağ asitlerinin hava ile temas etmesi durumunda renginde kararma ve tadında acılaşmaya sebep olur. Bundan 50 yıl önce kullandığımız unların raf ömrü 6 aydan daha fazla değildi. Kepekten sonra ruşeymin de çıkarılması ile elde edilen unun raf ömrünün 2 yıla kadar uzatılabileceği keşfedildikten sonra, yediğimiz ekmeğin besin değerleri azalmış oldu. Bu durum karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireylerde ve toplumlarda bazı vitamin ve mineral yetersizliklerine yol açmış olabilir. Buğday ruşeyminin un üretimi sırasında ayrıştırılmasını gerektiren bitkisel...